top of page

FED'in Niceliksel sıkılaşma yani Parasal Sıkılaşma Adımı ve Sonrası

Niceliksel gevşemenin - Quantitative Easing (QE) veya niceliksel sıkılaşmanın - Quantitative Tightening (QT) ne olduğuna dair çok sayıda makale, analiz ve araştırma raporu yayımlanmış durumda. Meselenin teferruatlarını oralara havale ediyorum.


Bu yazıda anlaşılır bir biçimde yakın gelecekte bizi nelerin beklediğini anlatmaya çalışacağım.


2008-2013 ve 2020-2022


FED, düne kadar başta Amerikan Hazinesinin borçlanma tahvilleri olmak üzere bankaların ve kredi kuruluşlarının ellerindeki gerek piyasada işlem gören gerekse de yeni ihraç edilen vadesi gelmemiş kısa, orta ve uzun vadeli kamu ve özel sektör tahvillerini satın alarak karşılığında nakit para verdi. Yani borç tahvillerinin son alıcısı FED oldu. Tahvil borçluları veya yatırımcıları ise kolay ve kısa yoldan tahvilleri iskonto etmiş ve taze kaynaklara kavuşmuş oldular. Bu sayede piyasada tahvil varlıkları nakit para (taze USD) ile yer değiştirmiş oldu. FED bu yöntemle yeni ve ilave harcamalar ve yatırımlar için ihtiyaç duyulan kaynakları piyasaya damara serum enjekte eder gibi verdi ve piyasaları damardan beslemiş oldu.


Örneğin bankalar ve kredi kuruluşları ellerindeki menkul kıymet varlıkları olan tahvilleri FED'e vererek vadesinden önce çok düşük maliyetlere iskonto ettiler ve ellerine geçen büyük miktarlardaki bu kaynakları yeniden kredi yoluyla piyasalara sundular. Ayrıca FED bir kıyak daha yaptı ve kredi maliyetleri uygun ve ulaşılabilir olsun diye sıfır faiz politikası çerçevesinde faizleri de indirdi. Bu sayede gerek bireyler gerekse de firmalar kolaylıkla ulaşabildikleri son derece düşük maliyetli kredilerle ihtiyaçlarını fazlasıyla karşıladılar. Bu sayede ekonominin çarkları durmamış oldu, üretim ve tüketim döngüsü birbirini besleyerek ekonomi bileşenlerinin neredeyse tamamına etki ederek üzerine düşen vazifeyi yerine getirdi.


İstihdam korundu, ücretler arttı, evler, arabalar, beyaz eşyalar, mobilyalar satıldı, büyüme sağlandı ve firmalar karlarını arttırdılar, ilave yatırımlar yapıldı. Herkes mutluydu. Tahvil vadeleri geldikçe yeni kredi kaynaklarıyla borçlar kolaylıkla çevrildi, nasıl olsa FED tahvilleri alıyor karşılığında paracıkları saçıyordu.


Bu uygulama 2008 - 2013 arasında ve pandemiden ötürü 2020 - 2022 arasında ufak tefek farklılıklar hariç nerdeyse aynen devam etti ve sadece FED bilançosu 2008'de yaklaşık 1 tio usd iken 2014 sonunda yaklaşık 4,5 tio usd'a çıktı. İkinci döngünün hemen öncesinde yani pandeminin başı olan 2020 mart döneminde yaklaşık 3,7 tio usd'a kadar gerileyen bilanço bu kez 2022 nisan sonunda yaklaşık 9 tio usd'a kadar muazzam bir büyüklüğe ulaşmış idi.

Bilançodaki tahvil stoğunun geldiği nokta bu işte.


Unutmadan, bu uygulamayı başta FED olmak üzere, AMB, BOE, Kanada MB, Japonya MB ve daha pek çok güçlü MB'ları da benzer şekillerde uyguladılar. Yani parasal gevşeme küresel bir boyut kazanmıştı.


Ama bu döngünün bir sonu olmalıydı.


2014-2020 ve 2022-2024


Ekonominin tüm fonksiyonları işler bir biçimde değer üretmeye devam etti. Ancak talep kontrolden çıktı ve enflasyon zuhur etti. Başta FED olmak üzere diğer merkez bankaları kredi taleplerini frenlemek, tüketim yerine tasarruf fonksiyonunu öncelemek için önce faizleri arttırmaya başladılar. Ayrıca artık ilave tahvil almayacaklarını ve ellerindeki tahvilleri de vadesi gelince asıl borçlulardan tahsil edeceklerini açıkca ilan ettiler.


İşte pandoranın kutusunun açıldığı yer burası oldu. Tahvil borçluları başta ülke hazineleri olmak üzere bankalar, ipoteğe dayalı tahvil ihraç eden kredi kuruluşları, borçlanma enstrümanı olarak borç tahvili ihraç eden şirketler, holdingler vadeleri gelen ve gelecek olan tahvillerini ödeme telaşına düştüler.


Hal böyle olunca nakit pozisyonlarını hazır hale getirebilmek için ellerindeki diğer varlıkları satmaya başladılar. Tabii bunun için en spekülatif yatırım enstrümanlarından başladılar ve kripto paraları ellerinden çıkartma yarışına girdiler. Çünkü bugün bu fiyattan satamazsa yarın çok daha düşük fiyata satmak zorunda kalacak idi. Dolayısıyla kripto paralar değer kaybında pul oldular desek yeridir. Bu bir süre daha devam edecek ne yazık ki. Kripto paralar için ölüm kalım dönemi açıkcası.


Sonrasında sıra hisse senetlerine geldi. Aynı şekilde nakit bulma ve pozisyon açıklarını borç ödeme vadelerine kadar kapatma telaşıyla hangi ülkedeki hisse senedi piyasasına yatırım yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın eldeki hisse senetleri ve ortaklık payı hisse senetleri satıldı. Tabii 2022 başından itibaren başta Amerikan borsaları olmak üzere hisse senetleri ciddi değer kayıpları yaşadı. Bir süre daha değer kayıpları yaşanacak. Çünkü hiç bir şey paranın ve kredibilitenin yerini almaz.


Bitmedi, sıra tabi ki altın'a ve gümüş'e geldi. Yatırım amacıyla tutulan altın ve gümüşler de nakde dönme dürtüsüyle satılmaya başlandı. Haliyle altın ve gümüş fiyatları da düştü. Açıkcası elle tutulur gözle görülür emtia olsalar da altın ve gümüşte de geri çekilmeler devam edecek gibi görünüyor.


Bu refleks genelde enerji dışı diğer emtialarda da az çok oldu.


Sıra gayrimenkullere de geliyor tabi. Nakde dönmek için gayrimenkuller de satışa çıkacak ve hal böyle olunca gayrimenkul piyasasında da (otomotiv dahil) düşüşler olacaktır.


Özetle olan şu;

Tahvilleri ihraç eden borçlular vadeleri geldikçe bu tahvillerin bedelini şu an bu tahvilleri elinde tutan FED'e ödeyecekler. Bunun için de nakit stoğu yapıyorlar ve ellerindeki varlıkları nakde dönüyorlar.


Tabi ki vadesi geldikçe bu tahvillerin tamamı borçlular tarafından eldeki mevcut nakit ile ödenemeyecek, haliyle yeni krediler kullanmak suretiyle borç vadeleri uzatılacak. Ancak bu operasyonun da ilave finansman maliyetleri olacak. Ayrıca her isteyene de bankalar ilave krediler vermeyebilirler. O anki kredi talebinin şiddetine göre daha seçiçi davranacaklardır.

Hem büyük olasılıkla bu bankalar kredi önceliğini kendi ülkelerindeki şirketlerden yana kullanacaklardır. Dolayısıyla bizim ülkemizdeki banka ve şirketler için yurtdışı kredi imkanları daralabilir. Bu da kredi yoluyla da olsa ülkeye getirilebilecek dövizi azaltacaktır.


Peki, parasal sıkılaşmayla birlikte ortaya çıkması muhtemel olumsuzlar neler olabilir:


Öncelikle talep daralması ile birlikte haliyle üretim ve yatırımlar da azalacaktır. Bu da ekonomilerin büyümesini zorlaştıracak ve strese sokacaktır. Şirketler gelir kaybı ve düşen karlarla başa çıkmak zorunda kalacaklar.

Büyümenin düşmesi (küçülme), işsizliğin artmasına neden olacaktır.

İşsizliğin artması bireylerin borçlarının geri ödenmesinde sorunlara yol açacaktır.

Bireyler de para bolluğu döneminde borçla harçla elde ettikleri varlıklarını kaybetme riski ile karşı karşıyalar. Borçlarını ödeyebilmek için konutlarını, arabalarını satmak isteyeceklerdir. Onlar istemese bile kredi kuruluşları veya bankalar bu varlıkları haczetmek zorunda kalabilirler.

Haliyle bu varlık sınıfında fiyatlar da gerilemeler başlayacaktır. İpoteğe dayalı kredi veren kuruluşlar taksitlerde tahsil sorunları yaşamaya başlarsa bu durumda ihraç ettikleri ipoteğe dayalı tahvillerin ödeme zamanı geldiğinde kendileri de zor duruma düşebilirler. Bu zincirleme bir etkiye yol açabilir.

Ticaret hacimleri azalacağından navlun ve lojistik maliyetleri azalabilir.

Emtia (gıda, hammadde) tarafında bir süre sonra arz fazlası ortaya çıkınca fiyatlarda gerilemeler olabilir.

Enerji emtialarında da benzer saikler nedeniyle fiyatlarda gerilemeler olabilir.


Amaç enflasyonist bir ortamdan çıkmak ve makulleşmek.

Ancak yine de siyasi dürtüler yüzünden resesyon ve durgunluk ile özel sektör ivme kaybederken kamu harcamaları artabilir.


Özetle; bu dönem borçlular için zor bir dönem olmakla birlikte borcu olmayan ve nakit varlıkları olanlar için de fırsatlar sunan bir süreç olabilir.


Ana hatlarıyla kendi zaviyemden meseleye değinmeye çalıştım.

Comments


© 2021 Dr. Tunakan Duran  

Lütfen izinsiz alıntı yapmayınız.

Bizden aldığınız hizmeti değerlendir misiniz?
Memnun Kalmadım.Daha İyi Olabilirdi.İyi Bir İş Çıkardınız.Çok Güzel Bir Çalışma Oldu.Fevkalade Bir İşbirliği Oldu.
  • YouTube
bottom of page